29 Aralık 2018 Cumartesi

Yeni bir yıl❤️

Aralık 29, 2018 27



Amaan, kalplerle başladığıma bakmayın öyle, hepimiz yeter artık 2018! modundayken 2019'dan kaçımız ümitliyiz??!

İşin esprisi bir yana, geçen senelere nazaran daha kararlıyım bu sene bir şeyleri değiştirmek konusunda. Ve sizlerle de paylaşmak istiyorum birçok yazar arkadaşım gibi.
Paylaşırken de pek tatlı fotoğraflarım var bu kez.

Gelgelelim, bu seneki hedeflere :)
Aslında çok hedef koymak beni ürküten bişey. İstek mi desek ya? Tamam tamam. Bu seneki isteklerim!


Öncelikle fotoğraf çekmeye aşık biri olarak, kendi çektiğim fotoğrafları paylaştığım instagram sayfamı devam ettirmek ve daha fazla fotoğraf çekip koymak istiyorum.
(Şuraya da fotoğraflarımın son halini iliştiriyorum)
Bu da linki: Fotoğraf Blogum ❤️
Tabii bir makinem olsaydı çok çok daha güzel olurdu, ama hayalim olan fotoğraf makinemi alabilmek için önce para biriktirmem gerekiyor.

Yani ikinci isteğim birikim yapmak. Bu sene büyük kapalı, açılmayan bir kumbara almıştım kendime, dolana kadar açmamaya karar vermiştim. Böylece daha kolay birikmişti. Yine bunu yapacağım sanırım, çünkü bir boğa burcu olarak kendimi güzel yemeklere ve güzel kitaplara para vermekten daha fazla alıkoyamayacağım :)

Baktım izlemek istediğim birçok film bekliyor, bu konuda da sayısal bir karar vermeye karar verdim(????)!

2019'da 40 film izleyeceğim! (Ünlem koyayım da çok kararlı olduğum belli olsun. Çok mu "karar" dedim ben ya?)

25 Mayıs 2017'den beri, yani 1 buçuk senede 40 yazı yayınlamışım blogda. 8 tanesi taslak halinde kalmış. Unutulmuş, vakit bulunamamış, ilham gelmemiş...
Ayda 2 ya da 3 yazı yayınlamışım ortalama. 2019'da ise ayda 4 yazı yayınlamak istiyorum. En en en severek yaptığım şeylerden biri bu hayatta, neden daha fazla vakit ayırmayayım ki?

2018'de bir kedi sahiplenmiştim. Çok kısa süre bizimle kaldı, daha ismini bile kararlaştıramamıştık ki babamın rahatsızlığından dolayı endişelenip evden çıkardık. 2019'da bir kediye daha anne olmak istiyorum.

Vee kamp! Öncelikle istediğim, sevdiğim insanlarla birlikte, karla kaplı bir dağda kamp yapmak. Ve daha birsürü kamp, sayısı yok❤️

Görmediğim 5 şehri görmek, gezmek. Turist gibi değil! Yaşayarak.

Ve müzik yapmak. Minik ukulelemle. 20 yaşımın en güzel hediyesiyle. 

Daha çok heyecan duymak. Her şeye. Yaptığım, baktığım, gördüğüm, duyduğum... Daha çok yaşamak.





















Bu da bu haftanın şarkısı olsun... Defalarca dinlemelik.
Ve 2019 da pek güzel olsun,
nice daha güzellerine. Ya da, daha heyecanlılarına!❤️








27 Aralık 2018 Perşembe

2018'den Öğren(e)mediklerim ve dahası

Aralık 27, 2018 23
Klasik bir cümleyle başlayalım, sonra yeriz kafayı: Yine bir yılı geride bırakıyoruz. 


Birçok şey öğrendim. Daha önce de yazdığım gibi bu sene, 20 yaşım, bana en çok sabretmeyi öğretiyor. 2018'de öğrendiğim en kıymetli şeylerden biri. Fakat yetiyor mu? Yetmiyor, asla yetmiyor. Bazen hala sabırsızlıktan içim içimi kemirebiliyor. Konuşulacak önemli bir konuyu beklemek mesela, çile benim için. 

Başka? 

Çok insanın çok sosyallik demek olmadığını öğrendim. Kendi kendimle vakit geçirmeyi öğrendim. Sosyalleşerek mutlu olabilen bir insanım, özellikle üniversiteye başladığımdan bu yana. Fakat okuldaki 3. senemde işler biraz değişti. Sosyallikten ziyade evde vakit geçirmekten de mutlu olmaya başladım. Çünkü aslında bunu da istiyordum fakat yapmıyordum. Yurt odalarının ve yurtta çoğunlukla huzurlu olmayışımın sonucuydu bu. O kadar duramıyordum ki odamda, tüm saatlerimi planlıyor ve o şekilde yaşıyordum. Kendime ayırdığım vakitleri o kadar azaltmıştım ki. Bu sene kendi evim ve kendi özel alanım var ve 2 sene yurtta nasıl kafayı yememişim, hayret. Belki de sabretmeye yurttan sonra başlamışımdır.. :)

İşte bu yüzden 2018'in en güzel getirisi bu minik evde huzurlu olmam oldu. Tanımadığım 3 kişiyle 1 sene sözleşmeli eve çıkmak aldığım en büyük risklerdendi ve sonucu şaşırtacak derecede. Umarım her güzel şeyin anlatılarak bozulması kanunu burada işlemez ve huzurumuz devam eder!


Öğrendiklerim konuş konuş bitmez, başlıkta da olduğu gibi öğrenemediklerimden de bahsetmek istiyorum.

Hala insanlara şaşırmamayı öğrenemedim.
Gerçi şaşırmayı bıraktığındaki nokta "büyümek" oluyor derler, büyümemeye direndiğimdendir belki de.

Stresimi kontrol etmek konusunda da çok başarılı olamadım bu sene de.
İlerleme olsa da, derimdeki geçmeyen stres kaynaklı yaralar gösteriyor ki bilinçaltım ve bünyem hala stres dolu.
(Belki 2019'da biraz meditasyon?)

Bazen çok sabırlı olabilsem de, bazen insanlara yansıtmamam gereken duygularımı yansıtmamayı beceremedim.
Hiç hoş olmuyor. Sonra yargılasınlar dursunlar. Duygularıma daha fazla hakim olmayı öğrenmem gerek. Bu beni belki daha çok strese sokacak fakat ne olursa olsun bunu 2019'da başarmayı ümit ediyorum.
Bu arada, her zaman üzüntüyü de mutluluğu da dibine kadar hissederek yaşamayı, duyguları bastırmamayı tercih ve tavsiye eden bir insanım. Fakat bazı duyguları dibine kadar yaşarken yalnız olmamız gerekebilir. Ya da doğru insanlarla birlikte olmamız, en önemlisi.

Bu sene de istediğim kadar tutumlu olmayı öğrenemedim!
Hakkımı yemeyeyim, yine biraz ilerleme var(?) :) (2019 hedefleri alarmıııı!)

Uykumu nasıl düzene sokacağımı öğrenemedim.
4'te yat 8'de kalk, bunu 3 gün devam ettir; 3. gün eve geldiğinde koy kafayı 3 saat uyu! Kalktığında bayıla bayıla işlerini halletmeye çalış. Sonra gece yine uyuyama, sabah kalkmaya çalış ve alarmlar deli etsin...
2019'da bu döngüden çıkmalıyım!

Hayal dünyasından çıkmak isteyip de çıkamayışlarım...
Ah ne zaman büyüyeceğim ben? Ne zaman tamamen mantıklı bir insan olacağım! İsteseydim belki 2019'un bu konuda bir şansı olabilirdi.

Öğrenemediklerimi de seviyorum, biliyor musun? 
Her şey kusursuzca istediğimiz gibi olsaydı bir sonraki seneye bir hayalimiz, hevesimiz, hedefimiz olur muydu?
İşte, hayat.
Hayat böyle bi şey sanırım ve akıntıya ters yönde kürek çekmeyi bırak. Ne sunduysa hayat, o. Ne yaşadıysak, o.

Okuduğun için teşekkür ediyorum!


Ve yazım biterken size bir soru:
2019 size bol bol ne getirsin? ❤
















17 Aralık 2018 Pazartesi

Sohbetli Dizi Yorumlaması 1 - GIRLBOSS

Aralık 17, 2018 15



Bugün ilk kez bir diziden bahsedeceğim. Girlboss.

Nasty Gal sitesinin kurucusu Sophia Amorouso'nun hikayesi bu.
Gördüğüm en başınabuyruk ve ukala, fakat bir o kadar da tatlı bir genç kızın hikayesi. O darmaduman halinden çıkıp bana ilham olabilen o kız.

Darmaduman haliyle bile bana ilham oldu aslında, biliyor musunuz?


Dizimiz 1 sezon ve 13 bölümden oluşuyor. 2. sezonu ise olmayacakmış. Tam olarak eğlencelik bir dizi, kendinizi içinde buluyorsunuz, sanki Sophia'yla o kahkahaları atan sizsiniz. 

Birçok kişi diziyi, oynayan kadına uygun bulmasa da ben çok yakıştırdım. Ve her ne kadar abartılı olsa da ilk bölümün giriş sahnesine bile ba-yıl-dım!

Hızlıca konusundan bahsedecek olursam; genç kızımızın hayatı, insanlara, en çok da patronlarına isyan etmekle geçerken, vintage kıyafetleri değiştirip dönüştürerek e-bay'de satmaya başlamasıyla hayalindeki işe kavuşur. Daha doğrusu kavuşmaya doğru adım atar diyelim, çünkü pek de kolay olmayacak.

Onun o çocuksu hırsı beni gerçekten çok etkiledi. Her anı dolu dolu yaşayabilecek ve evden yürütebildiği bir işi olacaktı, hem de kimsenin emri altında olmadan. İstediği buydu Sophia'nın.
Aslında bu birçoğumuzun hayali olabilecek bir şey. Onun diziye konu olabilecek kadar farkı, cesaret edip harekete geçmesi, düşüp düşüp yeniden kalkması. E-bay'den ceza yiyip atılıp, yine de pes etmemesi mesela. 


13 bölümü izlerken tekrardan anladım ki, gençlerin o doludizgin enerjisini öldüren şey yanlış yerde olmak. 

Yanlış şeyleri yaparak yaşamaya çalışmak. 

Ne yapmak istediğinin farkına vardığın ve adım adım ilerlediğin zaman, enerjin asla bitmiyor. 

Yorulsan da bırakmıyor, dinlenip devam ediyorsun.

Bu "enerjisi yok edilenler" grubuna belki ben de dahilim ya da dahil olacağım, henüz emin değilim.
Ama gelgitler yaşadığım kesin. Bu diziyi izlemek ise bana hem iyi geldi, hem de daha çok sorulara sürükledi diyebilirim. 
Size bir de dizinin en çok sevdiğim şarkısını bırakıyorum. "İnsanı gaza getiren" türden bir şarkı. Tam Sophia'lık :)









11 Aralık 2018 Salı

Haftaiçi Sineması - #benim gözümden BİZİM İÇİN ŞAMPİYON!

Aralık 11, 2018 27


Haftasonunu beklemeden sinemaya gitmek mi, en sevdiğim!

Can sıkıntısından, eğlencelik izleyeceğimi düşünüp konusuna bile bakmadan gittiğim bu film beni o kadar etkiledi ki yazmadan edemeyeceğim.
Aslında Farah Zeynep Abdullah'ı gördüm ve onun o tatlı oyunculuğu için gittim diyebilirim. Ama izlediklerim çok daha fazlasıydı. 

Uzun zamandır (Sanırım Ayla'yı izlediğimden beri) sinemada hiçbir filmden bu kadar etkilenmemiştim. "E artık gitmek farz oldu", diyerek gittiğim Müslüm filminden bile.

Bold Pilot adlı inatçı yarış atının jokeyi Halis Karataş ile olan efsane hikayesi. Hiçbir zaman bir at yarışını bu kadar gözlerim dolarak izleyeceğimi düşünmemiştim. Belki de hiç at yarışı izleyeceğimi düşünmemiştim. Çünkü o efsane atın hikayesini bilmiyordum.

Bold Pilot'ın -ya da Boldi :)- yarışmalarda başardığı yetmezmiş gibi bir de kocaman bir aşk hikayesine sebep olması. Buruk bir gülümsemeyle, biraz da gözyaşı dökerek izlenecek bir film. 

Çünkü yaşanmış. 
Çünkü sonuna kadar gerçek. 
Çünkü sevgiye olan inancınızı o kadar tazeliyor ki.

Ben size içeriğinden bahsetmeyeceğim. Sadece sevgiye daima inanmak istiyorsanız, siz de muhakkak izlemelisiniz diyorum sadece.

Ben sevgiye, yapabileceklerine, verdiği güce o kadar inanıyorum ki. Hep, inatla, ısrarla inanmaya devam edeceğim.

Umarım siz de, umarım herkes...

Böyle kısa ve umut dolu bitireyim bugünkü cümlelerimi.
Herkese sevgi dolu günler, geceler, seneler!