11 Ocak 2018 Perşembe

Dahinin önerilerine kulak verin!

Ocak 11, 2018 6
Richard Feynman'dan Yaratıcı Bir Zihin ve Mutlu Bir Hayat İçin Öneriler

  • Başkalarının ne düşündüğünü asla önemsemeyin. Onların sizden beklediği şeyleri yerine getirmek gibi bir zorunluluğunuz yok. Bu beklentiler onların hatası, sizin değil.
  • Ne olmak istediğinizi değil, ne yapmak istediğinizi bulun. Seveceğiniz şeyi bulun ve ona aşık olun. Öyle derinine inin ki diğer her şeyi unutun.
  • Her şeyi bilmek zorunda değilsiniz. Hatta bilmemek daha güzeldir; öğrenme isteği duyarsınız.
  • Sizi gerçekten ilgilendiren şeylere yönelin. Vaktinizi masa başında geçirmek yerine dışarı çıkın, hayatı gerçekten izleyin, tanık olun, deneyime dönüştürün.
  • Mizahın gücüne inanın, şakacı ve oyunbaz olmayı ihmal etmeyin. Ve her zaman dürüst olun.
  • Cesur olun ve yeni şeyler deneyin.
  • Yaratıcılığı ortaya çıkarmak zaman alır; buna adanın.
  • Sade ve basit olanı hedefleyin. Yaratıcılık karmaşık sistemler üretebilmek değil, onları basitleştirebilmektir.
  • Her zaman ne yaptığınızı bilin. Kendinizi kandırmak çok kolaydır. Bu tuzağa düşmediğinizden emin olun.
Sanırım Feynman'ı daha önce duymuş olsam da ilk kez Sheldon Cooper karakteri sayesinde meraklanıp araştırdım.(Gecenin bir yarısı bongo denen müzik aletini çalmasıyla, Richard Feynman'ın hobisini, zihin rahatlatma şeklini öğrenmiştik...) 
Sonrasında ise "Populer Science" dergisinde bu maddelerle karşılaşınca çok mutlu oldum ve sizlerle paylaşmak istedim. Umarım bana olduğu gibi size de ilham olmuştur. 

Belki de bugünden itibaren hayatınıza bambaşka bir yön vereceksinizdir! 

Kim bilir?




10 Ocak 2018 Çarşamba

Direnç ile gelen tehlike | antibiyotikler | kullanım alanları

Ocak 10, 2018 4
ABD'de yılda 180.000 kişinin kimyasal ilaçlardan hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz?
Aşırı, yanlış yahut yetersiz ilaç kullanımından dolayı.
Dikkatsizlikten veya belki de doktorun "iyileştirememe" korkusundan, insanların hayatları son buluyor.











Kimyasal ilaç demişken, önceliğimiz antibiyotikler elbette. 
Öncelikle, bilmeyenler için: antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyonların tedavisi içindir. Bunu bilmeyenlere çok sık rastlıyorum ve antibiyotikleri, gerçekleşen herhangi bir öksürük tıksırık durumunda 2-3 gün kullanıp bırakanlara da şahit oluyorum. 
Gerçekten çok, çok büyük bir hata bu. 
Neden? Çünkü, direnç!
Antibiyotikle yok ettiğiniz şey bir hücreli ama bir "canlı": bakteri. Ve hızla bölünerek yayılıyor bu bakteri ve o bölgede enfeksiyon oluşturuyor. Doğru antibiyotik tedavisi olmazsa başka bölgelere de sıçrayarak ölüme kadar giden sonuçlar doğurabiliyor.

Ama biz naptık? İnsanoğlu naptı? Penisilin dediğimiz ilk antibiyotiğin Alexander Fleming tarafından keşfinin ardından, onu gerekli gereksiz o kadar fazla kullandı ki, direnç gelişmeye başladı.
Direnç oluşuyor, yani, bakteriler artık zehre karşı duyarsız hale geliyor. Giden gidiyor, kalan sağlar antibiyotikle savaşı bir güzel kazanıyor.


Zehir dedik fark ettiniz mi? İzlediğim bir belgeselde şöyle bir cümle geçiyordu:
"Antibiyotikler, bakterileri öldürüp bizi öldürmeyen zehirlerdir."
Fakat öldürmeyen şey güçlendirir mantığı burada işe yaramıyor. Çünkü her antibiyotik bakteriyi öldürmüyor, kimisi sadece çoğalmasını engelliyor. Ve biz, doktorlarımız, antibiyotiği bilinçli kullanmıyoruz. Dolayısıyla onlardan ölmeyenler, güçleniyor.

Kaçalım mı yani antibiyotikten? Hayır. Aksine, antibiyotiğin bulunuşu tıp dünyası için bir dönüm noktası niteliğinde. Eskiden insanlar en küçük bir cerrahi müdahalede enfeksiyondan ölürken, şimdi birkaç günde tedavi olabiliyorlar. Bu harika bir gelişme.

Sadece bunu etkisiz hale getiren biziz. Jonathan Eisen'ın dediği gibi: "Elimizdeki silahların hepsini boşa harcayan" biziz.

ANTİBİYOTİĞİ NERELERDE KULLANIYORUZ?
Bunu öğrendiğimde çok, çok şaşırdım. Hayvanlara verildiğini biliyordum evet fakat bu kadarını beklemiyordum.
Sabunlar, vücut losyonları, kağıt havlular, plastikler, iç çamaşırları, rujlar, elektrikli süpürge?!?!, yoga matı?!?!... şaşkınım.
En çok temizlik ürünlerinde...
Ve meyve ağaçlarına sıkılanlar...

Hayvanlara verilmesinin azaltılması - durdurulmasından 20 yıl sonra görülen şu olmuş: belli bir zaman aralığında ölen hayvan sayısının azalması.
Hayvanlara verilen bu antibiyotiklerin %80'i tedavi amaçlı değilmiş. Tamamen hızlıca büyüsünler gelişsinler, besin kaynağı, yani paraya dönüşsünler diyeymiş.

Bu kadar kapital sevdalısı olmak zorunda mısınız zalim dünyalılar?

Gelgelelim; bakterilerden o kadar da korkmayın bi dakika, hayatımızın bize fayda sağlayacak kısmında da bizimleler. Virüsler gibi tamamen zararlı değiller yani. 

  • Ölen canlıların, hayvan dışkılarının ayrışıp toprağa karışmasını sağlayarak bizi belki de çeşit çeşit hastalıklardan bizzat koruyorlar...
  • Sirke, peynir, yoğurt gibi besinleri sayelerinde tüketiyoruz.
  • B ve K vitamininin üretimi ve kullanımında bize yardımcı oluyorlar. (Bu vitaminlerin emilmesi demek bağırsaklarımızın düzgün çalışabilmesi demek.)

Aslında bu son maddede bir şeye daha açıklık getirebiliriz: Antibiyotik kullanan insan bağırsak problemleri yaşar çoğunlukla, sebebi işte bu maddede. Zararlı bakteriler ölürken bağırsaktaki yararlı bakterilerimiz de zarar görür ve bağırsak floramız bozulabilir. Sindirim-boşaltım bozuklukları yaşarız.



Evet sevgili okuyucu,
19 senedir sadece bir kez bir kutu antibiyotik bitirdim, kârda olduğumu hissediyordum ki... Her yönden kuşatma altındaymışız zaten!
Kim bilir hangi bakterilere etkiyecek, hangi antibiyotiklere karşı çoktan duyarsızlaştık..? Bilmek istemiyor insan. Yine de, lütfen duyarlı olun, olalım. Zaten bu kadar etrafımız çevrilmişken bir de biz kutu kutu gereksiz zehir tüketmeyelim. 
Peki, yazıya başlarken doktorların iyileştirememe korkusundan bahsetmiştim. Bu ne demek?
Doktorun bakteriyi tam tanımlayamayıp, belki de gerek yoktur ama nolur nolmaz, hastanın durumu ya ilerlerse diyerek antibiyotiği reçetelemesinden bahsediyorum. Her doktor bir şey olmaz diyerek bunu yapsa, vay dünyanın haline..!

Son olarak;
Temennim şudur ki, duyarsızlaştığımız antibiyotiklere ilerde ihtiyacımız olmasın; tedavisiz ve çaresiz kalmayalım.





2018'in ilk yazısında bir irkilip kendimize gelelim dedim..! :)
Herkese sevdikleriyle birlikte geçirdiği sağlıklı günler diliyorum.
Okuduğunuz için teşekkürler, yorumlarınızı bekliyorum.