29 Nisan 2020 Çarşamba

Ev Hali #1

Nisan 29, 2020 4


Defterlere yaza yaza yapraklar eskidi, kalemler tükendi, nereye kadar dedim. Parmakların artık klavye görsün.

5 hafta mı oldu 6 hafta mı? Evdeki virüs hapsinde haftalarımız geçti çalışmak zorunda olanlarımız hariç. 


Haftalar sonra annemle dışarı çıkmıştık❤

Artık bunu duymak komik gelse de gerçekten düşünmeye fırsat oluyormuş, evde kalmanın hakkını yememek lazım. Baya baya alıştık eve, evden 2 gün çıkmasa bunalıma girenler kulübü üyeleri olarak. Evet, mesela ben. Aslında gayet de evcimenmişim.

Gerçi düşünmek dedim ama çok kısa sürdü bu durum. Daha çok kendimi mutfağa, yemek yapmaya, kitap okumaya ve bunları online ödevlerden kalan zamanda yapmaya çalıştım. Olsun. Tabi bir de çokça ofladım pufladım, ofladım, pufladım... ooof of...


Gelgelelim.... Yeni kitaplarıma -onlara bebeklerim diyorum- kavuştum. Bu sefer uzun süre araştırıp ne okusam ne okusam diye düşünmeden, birkaç kişinin tavsiyesiyle alıverdim. Güzel de oldu. 



İlk okuduğum Stefan Zweig'in Geçmişe Yolculuk kitabı oldu. Açıkçası ilk defa duydum bu kitabını, Zweig'ı duyunca da ilk aklıma gelen Amok Koşucusu oluyor. Sebebi sanırım geçen seneki ev arkadaşım okurken bolca gülmemizdi :) Bir de Ay Işığı Sokağı, bunun sebebi açıkça, ismini ilgi çekici bulmamdı. Fakat ikisini de okumadım. 
Böyle garip, duyulmamış, duyulsa da çok bahsedilmemiş şeylerden başlamayı severim. 

Kitabı bir gecede bitirdim, şöyle bir solukta okudum denilenlerden. I. Dünya Savaşı'nın araya girmesi haricinde o kadar az olay yaşanıyor ki kitapta, sadece duygu, duygu, duygu.




Mekanların uzun uzun betimlenmesi beni çok sıkıyor. Fakat bu kitapta olduğu gibi ruhsal betimlemeler beni sürükleyip götürüyor. Hemen o duyguları hissedebiliyorum. Aslında aşk kitaplarını da sevmem. Ama ne derler, kavuşursan aşk olurmuş zaten. 
Bu kitapta kavuşmak ve asla kavuşamayacak olmak arasında sıkışmış iki insan var. 9 yıl sonra, beraber geçmişe yolculuk yapan iki insan. İki aşık, belki.. 

Güzeldi ve bitti :)

Şu an Huxley'nin Cesur Yeni Dünyasını okuyorum ve kıtabın 1930'da yazılmış olmasına şaşırmaktan okuduğum her sayfada ağzım açık kalıyor. Sanırım kısa bir sürede bitiririm. 1984'ü de okuyup ikisini kıyaslamak istiyorum.

Yazımı hoş bir şarkıyla bitireyim diyorum.

Bu şarkıyı After Life'da duydum. O kadar hoşuma gitti ki bölümü durdurup müziği buldum ve listeme ekledim. Bu şarkıyı önermişken şüphe duymadan After Life'ı da önerebilirim. Keşke birkaç sezon daha çıkarsa dediklerimden. 

Ve yazımı okuyan, okumayan herkese sağlıklı sıhhatli günler, umarım ev hali yazılarımın çok devamı gelemeden bu sancılı süreç bitmiş olur..