İnsan vücudu işte. Her geçen gün şaşırtıyor beni.
Kahvenin Antioksidan Etkisi yazımda vücudumuzdaki serbest radikallerden bahsetmiştim. Polifenoller vardı ve radikallerin zararlı etkilerini yok etmek için çalışıyorlardı. Serbest radikaller ise yaramaz çocuk rolü üstlenmiş ve ona buna sataşıyordu. Misket çalan çocuklar gibi, hücrelerimizden elektron çalıyordu.
Serbest radikallerin sayısı, antioksidanlardan fazla olduğu zaman oksidatif stres durumu oluşuyor. Diğer bir adıyla, metabolik stres.
Metabolik stres, benim ilk gördüğümde düşündüğüm gibi, bir hastalık değildir. Uzun süre devam etmesi durumunda birçok hastalığın temelidir. Beyinde yol açtığı hastalıklardan biri ise Alzheimerdır.
Son zamanlarda alzheimer hakkında yapılan araştırmalarda, daha önceden tedavi için altyapı oluşturan bilgilerden fazlası öğrenilmiş. Öyle ki Alzheimer'a sebep veren durumun, insülin direncinin oluşumuna olan benzerliği şaşırtıcı.
İnsülin direnci olan birey; enerji olarak kullanması gereken glikozu kullanmakta zorluk yaşıyordur. Bunun sebebi ise pankreastan salgılanan insülin hormonunun etkili olamamasıdır.
Alzheimerın ise ikincil sebebinin, beynin glikozu kullanamaması dolayısıyla beslenememesi olabileceği düşünülüyor.
Alzheimer demans çeşitlerinden yalnızca biri. Özellikle ikinci en yaygın demans çeşidi olan vasküler demans için ise diyabet direkt bir risk faktörü olabilir. Demansın vasküler yani "damar ile ilgili" olması, diyabetin ise sonuçlarından birinin kan damarlarına zarar vermek olması bu ilişkiyi açıklıyor.
İnsülin direnci öyle bir şey ki, sık sık yüksek glisemik indeksli besinler tüketirseniz, salgılanan insülin işe yaramıyor. Çünkü insülinin kandaki değeri henüz düşmeden, hücrelere giremeden yeni bir şeker yüklemesiyle karşılaşıyor vücut. Kandaki insülin değeri sürekli yüksek oluyor, azalamıyor. Kandaki insülinin yüksek olması fakat hücrelere girememesi, hücreleri bu duruma alıştırıyor ve insülin almaçları duyarsızlaşıyor.
Yani vücut rezistans oluşturuyor. İnsülin rezistansı. İnsülin direnci.
Dedim ya, şaşırtıyor insan vücudu beni. Vücudun herhangi bir bölgesindeki bir aksama, birçok şeyin sonucu oluyorken birçok şeye ise sebep olabiliyor. Tıpkı yukarıda bahsettiğimiz damar örneği gibi.
Diyabetiniz varsa, sadece diyabetiniz yoktur. Böbrekleriniz zordadır, gözleriniz, damarlarınız zordadır. Vücut toptan yoruluyordur. Toplumda görülme sıklığının artmış olması ve diyabet hastası insanların hayatlarına sıkıntı çekmeden devam etmesi sizi bu konuda rahatlatmamalı. Çünkü içinizde bir şeyler oluyor ve müdahale etmezseniz geri dönüşü sıkıntılı olacak.
Ki aslında, şeker hastalığı birçok hastalığa nazaran -örneğin, akciğer kanseri- kendini belli eden ve vücudun sürekli alarm verdiği bir hastalık. Alarm vermesi elbette iyiye gitmediğini gösterir fakat en azından "gittiğini" gösterir. Kötüye de olsa. Görmenizi sağlar. Lütfen görün.
Bahsi geçmişken; örnekler saymakla bitmez bu konuda fakat etrafımdan düşünecek olursam, yakın zamanda dedemin ameliyat ile bir ayağı kesildi. Yıllar süren şeker hastalığı sonucunda. Çok geçmeden ise mide kanaması geçirdi.
Arkadaşımın dedesinin de aynı hastalıktan gözleri görmüyormuş yıllardır. Sözün özü hafife almamak lazım öyle her şeyi. Bu beden bize emanet.
Bugünkü yazımın sonuna geldik.
Kendinize dikkat edeceğiniz günler dilerim hepinize. Kısa bir alzheimer bilgilendirme videosunu da aşağı bırakıyorum, izlemenizi öneririm.
Okuduğunuz için teşekkür ediyor, yorumlarınızı bekliyorum❤
Ben de bu bilgilendirici paylaşımın için teşekkür ediyorum..
YanıtlaSilNe demek efendim, birlikte öğrendikçe güzel hayat! :)
Sil