8 Ağustos 2017 Salı

Düşük yağ, yüksek lif - kanserden korunun

"Meme kanseri hücreleri yağlı ortamda çok daha hızlı büyüyor!"
Bilim ve Teknik(Ağustos 2017) dergisinin yukarıda yazdığım konu başlığından ilham alarak sizlerle kanser hakkında konuşmak istedim. Çünkü biliyoruz ki bu görmekten, duymaktan kaçamadığımız bir gerçek.

Benim kanser hakkında sürekli duyduğum şey, şekerin kanser hücrelerini beslediğiydi. Her insanın vücudunda cüzi miktarda (çoğalmayan) kanser hücresi bulunduğu ve bunları şekerin aktifleştirdiği.

Daha fazlasını okudukça gördüm.

Doğru muydu bu duyduğum? Eh, dolaylı yoldan doğruydu. Direkt kanser yapmıyor tabii ki şeker. Ama çok şeker tüketmek demek; kolay yoldan doymak ve proteince eksik kalmak, yetersiz beslenmiş olmak demek. Ayrıca harcanmayan şeker yağa dönüşerek depolanır ve... işte derginin başlığı da tam bu konuya parmak basıyor.

Gelgelelim; moral depolamanın kanser hastalarının iyileşmesine katkısını hepiniz biliyorsunuzdur. Peki neden? Bağışıklık sistemi güçlendiği için. Kanser tedavisinde çok yüksek oranla kemoterapi kullanılır ve bu yöntem en etkili yöntem olsa da bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. İşte moralli olmanın önemi bundandır.

Bağışıklık sistemini kötü etkileyen diğer bir şey ise fazla miktarda yağ tüketmektir. Özellikle salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş ve yüksek oranda yağ içeren besinlerden kaç kaç kaç! Diğer hayvansal yağları ise faydası zarara dönüşmeyecek kadar tüket. 

Omega-3 içeren yağlı besinlerden tüketmek özellikle meme ve kolon kanseri riskini azaltır. Hemen birkaç örnek sayalım: Uskumru, hamsi, alabalık gibi soğuk su balıkları; keten tohumu, ceviz, kabak çekirdeği gibi bitkisel yağlar bu gruptadır.

Doymuş ve trans yağlar ise obeziteyi tetikliyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün kanserle mücadele için strateji planlarında obeziteyi önlemek ilk sıralarda. ABD'de bir çalışmada, meme kanseri hücreleri yağlı dokuya aktarılmış ve daha hızlı büyüdükleri görülmüştür. E daha nasıl kanıtlasınlar ki? 


Geçenlerde öğrendiğim şaşırtıcı bir gerçek ise şu: Araştırmalar 2-4 günlük açlığın kemoterapinin yan etkilerinden koruduğunu göstermiş. Ayrıca; uyku halinde olan kök hücrelerin bağışıklık hücrelerine dönüşümü, hasarlı olan hücrelerin ise temizlendiği görülmüş! 

Hep tok gezmek her zaman da faydalı olmuyor arkadaşlar gördüğünüz üzere. Bu sağlıklı insanlar için de geçerli. Orucun insan fıtratına uygun olması ve vücudun yenilenmesi de işte bundan. 
Yazık değil mi karaciğerimize?
"Vücudumuzu şaşırtalım" ki uyku moduna girmesin, hastalıklara açık hale gelmesin.

Beslenme ve kanser ilişkisini, dikkat etmemiz gerekenleri birkaç madde ile özetlemek istiyorum:

DİKKAT DİKKAT!

-Yağlar, günlük kalori ihtiyacının maksimum %30'unu oluşturmalı.

-Günlük 300-400 gram lif alınmalı.

-Alkollü içkiler alınmamalı.

-Günlük tuz alımı 5-6 gram olmalı. (1 çay kaşığına tekabül eder)

-Haftada en az 2 kez balık tüketilmeli.

-Düşük glisemili besinler tüketilmeli.

-Yeşil gıda tüketimi artırılmalı.


Tabii ki bu maddeleri çoğaltabiliriz. Ama bir kıvılcım oluşturacak bilgiyi verdiğimi düşünüyorum; özellikle bu konuda hiç araştırma yapmamış olanlarınız için.

Kanser hakkında konuşmak ve bu konudaki fikirleriniz, önerileriniz için yorumlarınızı bekliyorum.

Sağlıklı ve enerjik, mutlu günler .. :) 
Gülümsemeyi unutmayın.


(Kaynak: Bilim ve Teknik Ağustos 2017 sayısı, kalbinizikoruyun.org, Sağlık Bakanlığının kanser ile ilgili makalesi)






2 yorum:

  1. Yararlı bilgiler için teşekkürler devamını bekliyorum bu tip paylaşımların :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim devamı gelecek inşallah. :)

      Sil