Bunu okuyorsanız, siz de yaşıyorsunuz ve her gün "öğreniyorsunuz". Bunu her an fark etmesek de öğreniyoruz. En iyi yaşayarak öğrenilir derler ya, sanırım bunu en güzel sabrı öğrenirken anlıyorsunuz.
Acı verici oluyor süreç, evet; fakat beklemek zorunda bırakıyor hayat sizi. Bekliyor, bekliyor, bekliyorsunuz.
Kilo vermeye çalışıyorsanız tartıda bir türlü eksilmeyen o rakamları.
Bazen doğumhane kapısında, dünyaya gelmeye çalışan bir bebeği; bazense yoğun bakım kapısında, ölümle cebelleşen sevdiğinizi.
Geceyse, sabahı..yeni günü... bazı sabahlar akşamın o sakinliğini...
Yoruldum.
Ama en çok da insana sabretmek yorucu geliyor ruhumuza, zannımca. Sevdiğimiz o insana. Ailemize. Bazen en sevdiğimize sabretmek.
Ama sanırım güzelliği de burda sevmenin. Zorluk olmadan güzelliklerin kıymeti olmuyor klişesi. Unutuluyor olması ya da. Evet unutuyoruz.
Sevgiye sabretmek. Severken sabretmek. Şu sıralar umduğum tek şey belki.
20 yaşındaysanız; inatçı ve sabırsız biriyseniz bunu öğrenmek zaman alıyor-muş. Her yaşımda özet bir cümle vardır belki hayattan ne öğrendiğim konusunda ve 20 yaşımın cümlesi "Sabretmeyi öğrenmeye başladım". Basit ve net. Önümüzdeki 7 ay bunu unutturmazsa tabii.
Ayrıca 20 yaşındaysanız belirsizlikler 4, hatta 5, hatta 10 yerinizden çevrelemiştir sizi ve kendi içinizi keşfetmeye çalışırken dünyayla uğraşmak çok da kolay değildir.
20 yaşındaysanız boşvermek istersiniz ve her şey, sevgi dahil, o kadar boşvermeye gelmez ki güzel şeyleri kaybetmemek uğruna acı çekersiniz.
Siz değilsiniz bu belki,
belki benim sadece.
Ama yalnız değilim.
Peki bu azaltır mı acımı?
Her yaşımızda bir şeyler öğreniriz ister 20 yaş olsun ister 50 yaş. Ve neredeyse her günümüz öğrenmekle geçer. Küçük de olsa her gün bir şeyler öğreniriz. Yazınız için teşekkürler. Güzel ifade etmişsiniz duygularınızı ve düşüncelerinizi.
YanıtlaSilElbette. Güzel şey, her yaşın tadı ayrı. Ben teşekkür ederim yorumunuz için...
Sil