15 Temmuz 2018 Pazar

"İnsan kendini kaybetmeden bulamaz"

Şu sıralar içimden sürekli tekrarladığım bir söz var, tam da vaktinde karşıma çıkan:

"İnsan kendini kaybetmeden bulamaz."

1 ay mı, 2 ay mı, 40 gün mü ya da 1 yıl mı!, ne bileyim işte; bir şekilde bir zaman önce, bir yerlerde kaybettim sanki kendimi. Aniden olmuyormuş demek ki, yavaş yavaş ve farkına varmayarak.
Sonra farkına varıyorsun.
E napacaksın? Ben söyleyeyim, önce çok korkmuş hissedeceksin. Ama korkmak zorunda değilsin.
Düşüncelerinin yoğunluğunda boğulacak gibi olacaksın. Ama boğulmak zorunda değilsin.
Eğer sen de kendini kaybettiğini hissediyorsan, evet, korkmak zorunda değilsin. 
Çünkü; bil! Gün geçtikçe cesurlaşacaksın.
En çok da düşüncelerinden korkmak zorunda değilsin. Sevin ki, düşünebiliyorsun. 

Kaç yaşındasın?

Belki 16 belki de 36. Ben bunu 20 yaşında yaşıyorum, sen ise belki ömrün boyunca kendini bu şekilde sorgulamayacak, bu cümleleri anlamayacaksın. Belki de 16 yaşında başlayacaksın sorgulamaya, anlamaya.

Çoğu zaman anla-ya-mamaya.

Belki de tam her şeyi rayına oturttuğunu düşündüğünde, yolun sonuna yaklaştığını düşündüğünde başlayacaksın sorular sormaya.

Ama;
Nil diyor ya:
"Bazen de tam ortadan kırılmayı
yere düşen camlar gibi dağılmayı.."

öğreneceksin.
Önünde sonunda.

Dağılacaksın ki toparlanmayı bilesin. Çok mu klişe oldu bu cümle artık? Belki. Ama biliyor musun, ben 20 yaşımda ne öğrendim: Bazı cümleler yaşayana ve hissedene kadar klişeymiş. Bunu da bil.

Belki önce, sevdiklerinin canını yakacaksın. İstemeyerek. Cam oldun çünkü, düştün sen. Paramparça oldun. Ayaklarına battın, kanattın onları. Ama bir şekilde bir araya getirebildiler seni ya da sen toparladın kendi parçalarını.


Olmadı belki de, tuzla buz oldun. 
Seni toparlamaya çalıştılar, asla başaramadılar. Toparlanmaya çalıştın, seni birleştirebilecek bi şey yoktu ki dünya üzerinde.

İşte o zaman yeniden başlaman gerekiyor.
Yine, yeni, yeniden.

Ve ben sana küçük bir ipucu vereceğim. 
Yeniden başlamak için en kolay adım sevmek'tir.
Sev. 
Hayır, ben herkes gibi kendini sev demeyeceğim. Bu yetmiyor.
Her gün deneyimlemeyi sev. 
Risk almayı sev. 
Kendini tanımayı 
ve bu süreci sev. 
Dene, dene, dene!
Aşık ol bir gün, diğer gün nefret et belki ama deli dolu sevmekten de asla vazgeçmeden.



Ve Sezen Aksu diyor ya şarkısında;
gelsin... hayat bildiği gibi gelsin. "İşimiz bu: yaşamak"
Bunu kendine hatırlat ve yaşa.
Bir gün her şey biteceği için değil, o an nefes alabildiğin için yaşa. 
Bu da demek oluyor ki, süreci yaşa. Süreci yaşat, öldürme! Kapıl ona, sürüklen bazen. Çünkü evet rüzgara karşı gelmeyen gemi ilerleyemez belki;

...ama senin rüzgarın kuvvetliyse karşı koymak seni sadece yorar.

Bazen kaybolacağız okuyucu. 
Sen; kendini bulduğunu hissettiğinde ona sımsıkı sarıl.
ve
onunla gurur duy.











8 yorum:

  1. Öyle bir yazmışsın ki. Kederim iki kat arttı resmen. Ben kendimi kaybetmek isterdim gerçektende. Hiç bulunmasam hep kaybolsam keşke. Her neyse artık geleceği dusunmeden yasiyorum. Oldugu kadar olmadigi kader. Umarim sende seni mutlu edecek ney ise onu bulursun. Sevgilerimle. Vesselam...

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim değerli yorumun için. Seni kederlendirdigim için üzülmeli miyim yoksa düşündürdüğüm için sevinmeli mi :) Ve şahsıma gelen en güzel dileklerden birini diledin bana. Umarım sen de ve içten dileyen herkes mutlu eden neyse onunla karşılaşır. Teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim (: Estağfrullah ne üzülmesi sevinmelisin düşündürdüğün için (: Haklısın. Umarım herkes mutlu olacak bir sebep bulur. Daha çok yazman dileklerimle...

      Sil
  3. Umarım.. Senin de yazmaktan ve okumaktan asla vazgeçmemen dileğiyle :)

    YanıtlaSil
  4. gülümm ne yazmıssın beee :)

    YanıtlaSil
  5. böyle şeyeri yazmak zor olmuyor mu

    YanıtlaSil