16 Eylül 2018 Pazar

Haftasonu Sineması - The Eternal Sunshine of The Spotless Mind (Sil Baştan)

"Unutkanlar şanslıdır çünkü hatalarının derdini çekmezler."

Sürekli erteleyip sonunda izlediğim filmlerden biriyle karşınızdayım.
Çok, çok farklıydı. 
Zaten Jim Carrey'nin oyunculuğunu Truman Show'dan beri çok sevdiğimden beğeneceğimden şüphem yoktu. Ama oyunculuğundan ziyade filmin kurgusunun çoğu aşk filminden farklılığı beni cezbetti. Ve tabii ki Kate Winslet'ın canlandırdığı kızın "garipliğinde" kendimi bulmuş olmam da etkiliydi. Rengarenk saçlarıyla neşesi, hem umursamaz gözükmesi aynı zamanda da çok konuşkan tavrını çok sevdim nedense.

Sık sık aşk filmi izleyen biri değilim fakat bu film gerçek anlamda etkileyiciydi. Joel ve Clementine'ın 2 yıl süren ilişkilerinden sonra -Joel'ın deyişiyle Clem'in- hafızasını sildirmesi sonucu Joel'ın da hafıza sildirmeye başvurmasıyla film değişik bir hal alıyor. 

Anıları gösterirken zaman kavramı karıştığı için biraz kafam karıştı ve filmi ikinciye izlemem gerektiğini düşündüm. 
Sonrasında filmin incelemesini izlediğimde ise zaman kavramının karışmaması için Clem'in saçlarının renginin kullanıldığını duyduğumda baya şaşırdım. İlişkilerinin başlarında gayet canlı renkli saçlarına, son safhalarda mavi gibi soğuk bir renk kullanılması tesadüf değildi, haklıydı bu incelemeyi yapan kişi.

Böyle küçük ipuçları saklayan filmleri çok seviyorum ve bence defalarca izlenebilecek bir filmdi, özellikle de bu küçük ayrıntılar sebebiyle.

Filmin insanlar ve anılar üzerinde kurulu olması benim gibi anılarına fazla değer veren; onları kaydetmeyi, yazmayı, dinlemeyi, izlemeyi seven insanlar için filmi ekstra güzel yapıyor. Siz de böyleyseniz muhakkak izleyin derim.

İzlemiş olanlarla yorumlarda buluşabiliriz.
Huzurlu bir gün diliyorum, hangi gündeyseniz artık. Pazartesi de dahil! 
:)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder