20 Şubat 2018 Salı

Vücudunuzun süpürgesiyle tanışın!


Meyve ve sebzelerin, tahılların sindirilmeyen kısmı: lif! 
Posa diyoruz, o işte. Meyvenin suyunu sıkıp bir güzel içiyoruz ya, lifini çöpe atıyoruz... Şimdi bakalım, böyle zamanlarda nelerden mahrum kalıyoruz?

Posalar, suda eriyen ve erimeyen olmak üzere iki çeşit.


Suda erimeyen çeşidi, bağırsak kaslarını harekete geçirir! İşte bu nedenle bunlara vücudun süpürgesi diyoruz. Çok hoşuma gitti benim bu tabir!
Suda eriyen posalar ise dışkıya yumuşaklık ve hacim kazandırarak bağırsaklarımızın  düzenli çalışmasına yardımcı olur.

Çözülebilir(suda eriyen) lifler LDL dediğimiz kandaki "kötü kolesterolü" düşürüyor. Çünkü lifler bağırsakta safra asitlerini bağlar ve vücuttan dışarı atılır. (Safra asitleri kolesterolden yapılır) Safra asitleri atıldıkça, karaciğere kolesterol gerekecek ve kandaki kolesterolü alacak, dolayısıyla kandaki LDL düşecektir.

Bu da görmek istediğimiz bir sonuç.

Vücudumuzun süpürgelerinin diyabeti kontrol etmeye yardımcı olduğunu belirtmeden geçmeyelim -zira hepimiz risk altındayız.
Lifler, vücut tarafından emilmeyen "karbonhidratlar" olduğuna göre, lif yüzdesi yüksek bir gıdayla düşük bir gıdayı kıyasladığımızda; yüksek lif içeren gıda daha az kan şekerine dönüşecektir. 
Ne kadar "yavaş yükselen kan şekeri", o kadar az diyabet riski.


Diyette tercih edilen meyve suyu, detoks suyu, bilmem ne suyu.. aslında o kadar da faydalı olmayabiliyor. HBT'nin bilim-beslenme köşesinde bu haftaki yazı dikkatimi çekti. Meyveyi posasıyla yemek yerine "saf şeker" olan kısmını sıvı olarak tüketmenin faydalı olmayacağından bahsedilmiş. 
Aslında yazdıkları şu cümle özetliyor: "Her ne kadar doğal şeker zararsız görünse de vücudumuz elmadaki şekerle, örneğin çubuk şekerde bulunan şekeri birbirinden pek ayırmıyor."
Bu da yaptığınız diyette çubuk şeker tüketmeniz gibi bir şey. 

Fakat tabii ki ne diyorduk, her şeyin fazlası zehir... Lifli gıdaların da fazla tüketilmesinin olumsuz sonuçları var elbette; mesela vücudun çinko, magnezyum gibi mineralleri bünyesine almasını engelliyor. Daha doğrusu tam olarak emilemiyorlar diyebiliriz. Bu da lif tüketerek sağlıklı olmaya çalışıyorken, hastalıklara davetiye çıkarmak oluyor. 


Bundan birkaç önceki yazımda da olduğu gibi, faranjit olmuşum ve boğaz ağrısıyla size sesleniyorum:
Sağlığınızı önemseyin!
Ha bir de unutmadan, şubatın ortasında milkshake içmeyin! Faranjit oluyoruz sonra..









Kaynakça:
HBT Sayı 99
lokman-hekim.net

4 yorum:

  1. Vücudumuzun süpürgesi :)) çok hoş bir benzetme olmuş.Gerçekten yediklerimize dikkat etmemiz lazım..Faydalı bilgiler verdiğin için teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok severek yazdım, çok teşekkür ediyorum.. :))

      Sil
  2. Güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederiz. Meyveleri artık posasıyla birlikte yemek daha doğru olacaktır sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, ben de yorum yapan ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. Kesinlikle, olabildiğince.. :)

      Sil